Kenan Fani Doğan

Kenan Fani Doğan

27 Nisan 2011

Law ve Küpe..



Bala ve balak sözcükleri kürtçedir. Zazaların Homa diye adlandırdıkları baştanrının bir çok sıfatı arasında yiğit anlamına gelen sıfatıdır. Hz. Ali yada Zaloğlu Rüstem Homa inancının yaygın olduğu dönemde yaşasalardı "bala" diye anılacaklardı, her halde Ali'ye arapça aslan anlamına gelen "Haydar" lakabı verilmeyecekti.

Bala nitelemesi ana tanrıça döneminden kalma bir sıfattır. Ana tanrıçanın eşi "Balath" diye anılırdı. Tanrısal Balath figürü Asur'dan Grek mitolojisine kadar yer bulur. Yaygınlığı bizlerin Homa dediğimiz tanrı Mithra'nın yaygınlığıyla koşuttur. Hint mitolojisinde Threaton, İran'da Mitra, Anadoluda Mithra, Roma ve Britanya'da Mithra, eski İskandinav inançlarında Tyr şeklinde karşımıza çıkar. Oğul tanrıdır. Denebilirki oğul tanrı inancı balath kültü üzerine inşa edilmiştir.

Mithra (Homa) adına birçok şehirler inşa edilerek bu şehirler oğul tanrının yiğitlik ve civanlık sıfatıyla takdis edilmiş ve isimlendirilmiştir. Balalis (Bitlis'in bilinen en eski adı), Balabitene (yada Balakhovit, Palu'nun bilinen en eski adı) bunlardan bazılarıdır. Balabitene, Iustinianus'un 536 yılında getirdiği yönetim düzenlemesinde Armenia Quarta ilinin bölgelerinden biri olarak gösterilir. Rumlar bu şehre Balouos diyorlardı. Bunun dışında Hindistan'ın kuzeyindeki tarihi Paliputra şehrinden Almanya, Sırbistan, İtalya hatta ABD'ye kadar birçok Palu yada Pali şehri mevcuttur. Hristiyan dinini inceleyen batılı müellifler İsa tarafından geliştirilen dinin Mithra inancı ve içerdiği teslis (üçlem) olmaksızın Avrupa'da yayılamayacağında birleşirler.

Bala'nın kök sözcüğü 'la'dır, eski dilde parıltı anlamına gelir. 'Ba' öneki alarak parıltılı anlamına bürünür. Kürtçenin oğul anlamına gelen farklı lehçelerdeki 'lac ve law sözcükleri' güneş olan babanın parıltısı anlamında oğulu tanımlayan sözcüklerdir. Boyacılıkta kullanılan parlatıcı özellikteki lack'ın ismi dahi 'la' kökünden türetilmiştir.

Hitit, Asur, Hurri, Med kabartmalarında yer alan savaşçı tasvirleri benzerlik gösterirler. Kollarda ve ayaklarda bilezikler, kulakta küpeler, belde kemer yer almaktadır. Bu saydıklarıma kaya kabartmalarında yiğitlik alametleri olarak savaşçıların şahsında yer verilmesi geleneklerimize tanıklık ediyor. Bugün bile çoğu yöremizde küçük yaştaki erkek çocuklara küpe takılır. Çocukları yaşamayan aileler bu yola başvurur. Bu olgunun varlığı islamiyete rağmen Mithra'dan yada Homa'dan medet ummak değilse nedir?

Güney Kürdistan'da çocuklara küpe takma hadisesine bir de isim verilmiştir. Küpe taşıyanlara tàk(h)ane derler. Küpe takılması çocuğun ailenin biricik erkek evladı oduğunun işareti olarak kabul edilir. Küpeli çocuklar kan davalarından ve düşmanlıklardan azadedirler, bir nevi dokunulmazlıkları vardır. Bunun adına kürtlerin sözlü yasası denir, başka isim vermemiz olanaksız.

1973 tarihli Van yıllığında çok ilginç bir beyit yer alır. 1583 İran savaşına katılan askerler Osmanlı müttefiki Palu Miresi Cemşid Bey'i şöyle tanımlamışlardır:

Melik-i Palu hâkim-i Cemşid-i fer
Kuşe-i gûşunda var mengûşi zer.

Kulağının köşesinde altın küpe taşıyan Cemşid (güneş) parıltısına hakim Palu kralı..

Mırdasi hükümdarındaki ihtişama, şaşaaya bakın, ne "lawuk" !






Hiç yorum yok :