Kenan Fani Doğan

Kenan Fani Doğan

01 Aralık 2013

Kürt aşiret ve yerleşme birimi isimleri ay ve güneş tapımını gösteriyor..


Zerdüşti tapınağı ile adırgah yada ateşgedeyi eşitleme hatasına sıklıkla düşüyoruz.
Bu iki inancın din adamları bile farklı sıfatlar taşırlar.
Zerdüşti rahiplere "muğbed" (grekler Magi diyorlar) denir.
Adırperestlerin rahiplerine ise ateşi harlayan, canlı tutan, bekleyen anlamında "herbend yada harbend" denir.

Deyr üz Zafaran'ın önceleri Zerdüşti tapınağı olduğu son dönem kürt "araştırmacılarının" bir yakıştırmasıdır. Tapınağın tavanındaki güneş ve yıldız sembolleri aksini söylerken Zerdüşt tapınağı olduğunu söyleyenler bir tek belge gösteremezler.

Amed'deki Ömer camii için hem Zerdüştilerin tapınağıdır deniyor hem de adırgahtır deniyor mesela. Bir tapınağı uzlaşmazlığa düşmüş iki ayrı inancın tapım mekanı olarak göstermek bariz bir çelişkidir.´Oysa Amed'de ermeni, süryani, müslüman kürt ve şemsileri ayrı ayrı tasnif eden ve isimlendiren sayımlar var. Yaklaşık 100 yıl öncesinde bile Amed'de şemsiler var.

Zerdüşt dininde ateşe ve güneşe saygı duyulması onları güneşe yada ateşe tapar yapmadığı gibi ateşperestleri yada şemsileri zerdüşti yapmıyor. Zerdüştilikte ateş ve güneşe hürmet edilmekle birlikte semavi dinlerde olduğu gibi göksel bir tanrı var ve bu tanrıya tapılıyor. Hadi sosyalistlerimizin iddia etmekten hoşlandıkları yanılgılarını bir anlığına kabul edip Zerdüşt dinini düalist bir inanç varsayalım ve Ehrimen'e de tapıldığını kabul edelim. Bu yanılsama islamın dayattığı bir yanılsamadır ve ezdilerin şeytana taptıkları karalamasından ilham almaktadır. Zerdüştilik özünde tek tanrılı bir dindir.

Kürdistan'daki şehir köy ve aşiret isimlerine bakınız. Bu konuda mabetler kadar önemli kanıtlar sunarlar;

Balalis şehir ismi ve Balalis'in iki büyük konfederasyonundan biri olan Kavalisi ışık tapımını ve oğul tanrıyı işaret eder.
Diğer konfederasyon Bilbasi'nin ismi de oğul tanrıyı ve erilliği işaret eder. Her iki konfederasyon aralarındaki sekt ayrılığını gidererek babayı kutsamada anlaşırlar. Bu nedenle Rozgi yada Rojkan olurlar.
Aynı şekilde Şemzinan yerleşme birimi ve aşiretleri şemsiliği işaret eder.
Mihran ismi açıkça Mitra tapımını gösterir.
Muş adı ay soylu oğul tanrı tapımını gösterir.
Terca(o)n ismi güneş soylu oğul tanrı tapımına delalettir. Urartu'nun güneş soylu oğul tanrısı Tarhund'un bizim dilimizle isimlendirilmesidir.
Balabethene ismi yine oğul tanrıyı işaret eder.
Canbulat ve Canbegan ismi de oğul tanrı inancıyla ilgilidir.
Tawz aşiretinin ismi güneşi gösteriyor.
Solax ismindeki sol germancada hala güneştir.
Soran konfederasyonu aynı şekilde kızılı, dolayısıyla güneş tapımını işaret eder. Sasani belgelerinde Suren olarak geçiyorki kurmancların sor olarak telaffuz ettiği sözcük zazakide sur olarak söylenir.
Dersim isminde yer alan Sim sözcüğü de tıpkı Muş gibi ana/ay soylu oğul tanrıyı işaret eder. Dersim inançlarında bugün bile varolan teslisin hangi eski inancı esas aldığını gösterir.
Hititlerde Pulun adıyla anılan ay soylu oğul tanrı önce İonlara onlardan Grek panteonuna geçtiğinde Apollon adını alır, baştaki olumsuzluk eki "A" soy değiştirdiğini, artık güneş soylu olarak tapım gördüğünü açıklar.
Tüm bunları görmezlikten gelemeyiz.
Kürt aşiretlerinin isimleri gibi yerleşme birimlerinin isimleri de Zerdüşt inancına tanıklık etmezler.

Ayrıca 11. yüzyılda tefsiren yazılmış Zend-i Avesta'nın bu dönemden önceki tarihi olaylara yer vermesini ve nakletmesini beklemek doğru değil. Esasen birden çok inancın yer aldığı ve dini marjinalleşmenin tarih boyunca var olduğu bir coğrafyayı inanç bağlamında tek renge boyamak, Zerdüşti inancını dominant olarak takdim etmek doğru değil. Veriler aksi istikamette.

***

Şem sözcüğü Şamaş'a kadar gidiyor. Asurca arapçadan daha eski. Türklerin Sumer dediklerinin yöresel adı Şamer. Bizde günlerin isimlendirilmesine bakınız hemen hepsi "şem" sözcüğünü içeriyor. Yine Şemzinan'a Şenbo da deniyor. Şemzinan mireleri Şenbo hükümdarları olarak anılıyorlar.
Çok ilginç bir şey daha var.
Zazaki de köye "dev" deniyor. Işık yada değil ama tanrısal bir kavram.
Aynı şekilde Ermenice'de köye "şin yada şên" deniyor.
Nasılki şehirlerin bir çoğu tapım gören tanrıya izafeten isimlendiriliyorsa köy toplulukları da dini cemaatlar olarak kümeleniyorlar. Açıkta kalanlar bir kaç evlik topluluktan ibaret kalıyor.

Kürtlerde Şemikan aşireti var, Mihranlar Zagrosların doğusuna ve Ermenistan'a kadar yayılırken Şemikanlar Zagros silsilesinin batısında ve Asur coğrafyasına yakın. Kürtlerde baba tanrı inancıyla birlikte oğul tanrı inancı var. İkisi aynı tarihi dönemde birlikte yer buluyorlar. Yine Zibariler, eski Anatolik baştanrı Zibartu'nun ismini taşıyorlar. Tanrının adı Bartu, Zi sözcüğü yüce anlamına geliyor, Zibartu; Yüce Bartu anlamında bir sıfat. Kral isimleri olarak karşımıza çıkan Partatua ve Bartatama isimleri bu tanrının ismiyle ilgilidir. Bu tanrı hep uyanık, uyuduğunda hayatın biteceğine inanılıyor. Zıbarmak deyimi hala uyumak yada ölmek anlamında kullanılmıyormu? Sadece Anatolia'nın batısında yok, Zibarilere bakıldığında Mezopotamia'ya kadar yayılmışlığı söz konusu.

Kassitlerin etnik ismine ilaveten bölge halkları tarafından izafe edilen Lulubi yada Hulubi şeklinde dini bir sıfatla anılmaları gerçeği var. Yine Amorriler baştanrıları Asur'a izafeten Asur ismiyle anılıyorlar. Babil sözcük olarak tanrı kapısı/dergahı anlamına geliyor, sadece bir şehrin değil aynı zamanda imparatorluğun adı. Yine Elam ismi dini bir isimlendirme. Bölgede şehirleri yada aşiretleri bırakınız, imparatorluk düzeyinde devlet kurmuş olan halklar bile inançları ve tanrılarıyla anılıyorlar. Hal böyleyken bölgede Hurri ile eşzamanlı devlet olan Subartoları (Subarru) görmezliktenmi gelmeliyiz?

Ege denizinin karşı kıyısındaki Sparta'dan batı Anatolia'daki İsparta'ya, oradan Subarto'ya, günümüz Mezopotamia Zibarilerine kadar Zibartu tapımının izleri var.

Zerdüşt dini aynı zamanda birden çok inancı bir tek inanç sisteminde birleştirme girişimidir. Umulan birleştirmeyi sağlamada yetersiz kalıyor, ayrılık giderilemiyor. Zend-i Avesta'nın yeniden yazılması 3 yüzyıl bu anlaşmazlıklar nedeniyle sürüncemede kalıyor. Anlaşamayanlar herbendler ile muğbedler, diğer bir deyişle zerdüşti dominant inanç yanlılarıyla ateşperestler anlaşamıyorlar.

Partlar zerdüşti değil, zerdüştiliğin devlet dini olarak benimsenmesi ve imparatorluğu oluşturan halklara kabul ettirilmek istenmesi Sasaniler döneminde. Sonunda ortaya bir kitap çıkıyor ama Sasaniler tarih sahnesinden siliniyorlar. İskender döneminde olduğu gibi islam istilası döneminde de kitaplar yakılıyor. Ancakki 5 yüz yıl sonra yeniden derlenip yazılabiliyor.

Mitanni-Hitit antlaşmasını havi bir belgede Uruuanassel (Zervan/Varuna), Mitrassil (Mithra) ve İndra'nın isimleri geçiyor. Bunlar dönemin en büyük tanrıları ve ortada bir teslis var. Zerdüştten 7 yüzyıl önce imparatorlukların başat inancı durumunda. Kassit'i, Guti'yi, Keti'yi, Mitanni'yi, Azzi'yi, Subarru'yu, Kardukh'u İran'dan getirmezsek Zagrosların batısında aramamız gerekecektir. Bu coğrafyada etkin olan inançlar bunlar. Güney'e inildiğinde yeniden eskiye doğru Asur, Babil, Sumer inançları var, saydığım tanrıların karşılıklarını yada benzerlerini bu halkların mitolojilerinde bulmak mümkün.

İslamiyet gerek yahudilikten gerekse zerdüştilikten bir çok kutsal motifi çalarak, olumlu yada olumsuz anlamlar yüklemek suretiyle bünyesine uydurmuştur. Buna bakarak islamiyetin yahudilik yada zerdüştilik olduğunu söyleyebilecek durumda değiliz. Zerdüştilik de aynısını yapıyor, Mevlana ve Hacı Bektaş'ın şaraba, saza ve dansa izin vererek hristiyanlara şirin gözükmesi gibi yada islamiyetin diğer dinlere şirin gösterilmek istenmesi gibi kendinden önceki dinlerin kutsal kavramlarını çalıyor ve inanç sistemine monte ediyor. Bu kavramların varlığına bakarak şemsiliğin yada mitracılığın zerdüştilikten türediğini söylemek yanlış olur. Tam tersi doğrudur, bu dinler Zerdüşt dininden önce de vardı ve zerdüştiliği kabullenmeyenler inançlarını koruyarak zerdüştiliğe mesafeli kaldılar diyebiliriz.

Zervan, Avestik inançta büyük tasarımcı, yaratıcı ama tek tanrı Ahura Mazda, dolayısıyla Hurmuzd yada Hermezd'den 7 yüzyıl önce Dicle-Fırat boylarında ve Halys(Kızılmırmak) yayı içerisinde baş tanrı. İran'da o dönemde hint-avrupalı dil konuşan herhangi bir topluluk yok, İran dravidi bir dil konuşuyor ve Elam egemenliğinde. Biz tanrıları ve inançları niye sürekli İran'dan getiriyoruzki?

Zerdüşt'ten 7 yüzyıl önce varolan Zerdüşt'ten 7 yüzyıl sonra da var ve gerek şehir gerekse aşiret isimlerinde hala yaşıyor.

Zazalar, Celali ayaklanmaları döneminde 250 yıl boyunca soykırımlara maruz kalmasaydılar bugün kürtlerin yarısını oluştururlardı ve kürtlerin belki de yarısından fazlası bugün tanrıya Homa diyor olurdu. Bizim Allahımız Zend-i Avesta'da kutsal içecekmiş ve tören esrüklüğüne yararmış diyorlar, negam..









 

Hiç yorum yok :